Liberal toplumda yerini rekabete bırakma tehlikesi altında olan en önemli değerlerden biri dayanışmadır. Latince “solidüs” olarak kullanılan ve bütün veya bütünleşmiş anlamına gelen “dayanışma”, Türkçede ise “solid” olarak türetilmiştir ve sağlam anlamına gelmektedir.
Dünyaca ünlü Sosyolog Emile Durkheim ilkel çağlardan günümüz modern toplumuna dayanışma türlerinin değişmesi ve toplumların birbirinden ayrışıp, ekonomik şartlar değiştikçe birbirlerine daha çok ihtiyaç duyduklarını ve bu farklılıklardan doğacak dayanışmanın toplumsal çimentoyu oluşturduğunu söyler. Ona göre; toplumun farklılaşması yeni olanaklar sağlasa da yeni kırılganlıklara sebep olmuştur. Ilkel toplumda dayanışma kan bağı ve akrabalığa dayalıyken günümüz koşullları bu bakış açısının değişimini dayatmıştır.
Dayanışma toplumların en önemli insan erdemlerinden biridir. Bir değer olarak dayanışma dünden bugüne meselelere birlikte çözüm üretme sanatıdır. Toplumlar modernleştikçe dayanışma türleri de değişti. Teknolojinin de devreye girmesi ile sosyal ritmimizi yavaşlatıp duygusal temas alanlarımızı daraltan ve bu sayede de birçok temel ihtiyaçtan yoksun kılan görünür görünmez duvarlar türedi. Toplumsal yaşamdan bireysel yaşama yönlendiren ve adına da ‘’yaşam alanı’’ denilen dar çevreye konumlandırılmış kocaman binaların duygusal temaslarımızı nasıl da kısıtladığından dem vurmaya gerek var mı? Teknolojinin ilişki şekillerini değiştirmesi ne yazık ki dayanışmayı negatif etkiledi. Kitle iletişim araçları sayesinde evrensel bir kültürle karşı karşıya olduğumuz Dünya da diğer uçtaki bir deprem medya yoluyla karşımıza çıktığında duygusal dayanışma isteğimizi tetikler. Fakat harekete geçecek alan hala dardır. Temelde sosyal ve duygusal varlık olan insanın iletişim formunun başkalaşması, hızlı ve anlık iletişim şeklinin değişmesi bir temassızlık ve güvensizliğe de sebep olarak dayanışmaya bakış açısını değiştirdi. Değişkenleri yönetemediğimizden dayanışmayı kendi gerçekliğinden uzaklaştırıp, dayanışılan ve dayanışan arasında karşılıklı duygusal ve sosyal ihtiyaç olduğu bilgisini yok saymamalıyız.
Burada mahalle kültürünün aslında çok büyük bir dayanışma ağının temellerinden biri olduğunu hatırlatmak isterim. Modernleşme bir yanıyla insan hayatını daha zahmetsiz hale getirirken öte yandan bireysellik ve buna bağlı enaniyet, öfke ve yalnızlık getiriyor. İnsanlık tarihinden itibaren bireysel yaşamak ne kadar zorsa dayanışma içinde toplum olarak yaşamak da o kadar kolaylaşır. Insanoğlu birlikte hareket edip bir diğerini hesaba kattığında daha anlamlı bir hayat sürer. Toplumun ferahlık, rahatlık ve belli asgari standartlarda bir arada yaşaması için dayanışma duygularına hâkim olması ve bu kavramı çok iyi bilmesi gerekiyor. Dayanışma toplumsal huzurun olmazsa olmazıdır.
Bireysel olarak, ben dünyayı çok tehlikeli bir yer olarak değerlendiririm. Depremlerin, sellerin ve daha birçok felaketlerin yaşandığı bu gezegende daha ne olabilir ki sorusuna şu cevabı verebilirim; uzattığım elin boş kalmasından daha büyük bir felaket olamaz. Dünya hangimiz için solid?
Dayanışma ile…